Ölüyü Diriyi Hacamat Ettiniz.

Ölüyü diriyi hacamat ettiniz. Uçanı kaçanı kazıkladınız. Şimdi sızlanıp şikayet ediyorsunuz.

Otel fiyatları uçmuş. Restorantlara envai türlü tuzaklar kurulmuş.

Turiste çantada keklik muamelesi yapılmış.

Yolu sahile düşen kim varsa yolunmuş.

Neymiş?

Oteller boş, işçi çıkartılıyormuş.

Restorantlar sinek avlıyormuş.

Türkiye tüm balkan ülkelerinden daha pahallı.

Yunanistan’ı, İspanya’yı sollamış.

Her yeri Bodrum sanmayın! Orası görgüsüzlüğün amansız yarışlarına sahne olmuş, çürümüş, kokmuş bir kanton.

Ne iğrenç bir kelime, “Bodrum’landık”

Gökçeada’dayım. Oteller boş. Geçen akşam limanda, Eleni dışındaki tüm meyhaneler itibardan tasaruf ediyorlardı. Ege ve Akdeniz’den de aynı feryatlar duyuluyor.

Bakanlık, 50 milyar dolar civarında beklenen turizm gelirinin 35 milyar dolara düştüğünü açıkladı.

Kaz gelecekti, Tavuktan da oldunuz.

O elli, yüz binlik adisyonları yuvarlayıp, hatıra niyetine münasip bir yerinizde saklarsınız artık.

Osman Nihat Akın’ın nihavend eserini Hüner Coşkuner pek güzel okurdu, “yine bu yıl ada sensiz.”

Gökçeada’nın tadı yok bu sene. Sahiller, restorantlar boş. Tavernalar keyifsiz. Buzuki Orhan susmuş. Yorgoda tabak kıran fettan kızlar karşı adalara taşınmış.

Gizli limanın akraba karavancıları tuhaf yasaklardan usanmış gitme telaşındalar.

Fiyatlar, her an patlayacak mayın riskiyle döşenmiş Arnavut kaldırımlara. Gençler etiketlere  üfleyerek bakıyor.

“Dilde yalnız dolaştım hep gözyaşlarım dinmedi.

Bende şaştım nasıl oldu yüreğime inmedi.”