OKULLAR VE KAMU BİNALARI DEPREME DAYANIKSIZ
“Mevcut yapı stokunun yüzde 70-80’i riskli binalardan oluşuyor”
İstanbul’da 26 Eylül’de gerçekleşen 5.8 büyüklüğündeki deprem sonrasında, toplanma alanları ve deprem çantaları en çok konuşulan konular oldu. Oysaki yaşadığımız Şarköy ilçesi Ganos fay üstünde kurulu olmasına rağmen Olası bir büyük deprem öncesinde Şarköy’deki binaların durumunu ise hiç kimse konuşmak istemiyor gibi. Şarköy Kaymakamlığı ve Şarköy Belediyesinin 17 Ağustos 1999 depremi ve daha sonra yaşanan depremlerde hiçbir önlem alınmadığı gibi 17 Ağostos 1999 depreminde hasarlı olduğu tespit edilen kamu binaları yıkılarak tekrar yapıldı.
Şarköy Evrenosbey orta öğretim okulu ve güçlendirilme yapılan Şarköy Emniyet Müdürlüğü binası olası bir depremde dayanıklı olmaması, yine aynı şekilde Şarköy belediye hizmet binası ve 2013 yılında öğrenci velilerinden telefonlara mesaj çekerek okuların depreme dayanıklılık testi yapılacağından para tolanması sonucu yapılan karot teslerinde Cumhuriyet orta öğretim, Cumhuriyet ilk öğretim, Evrenosbey orta öğretim okullarının çürük olması çocuklarımızın ve çocuklarımıza eğitim veren öğretmenlerin ,Şarköy belediyesi çalışanları aynı zamanda Şarköy emniyet müdürlüğünde görevli polislerin olası bir depremde nasıl etkilenecekleri merak konusu. Şarköy ilçesinde bir çok kamu binasının olası bir depreme dayanıksız olması hükümetin ekonomik tedbirlere takılması bu binaların yenilenmediği gibi ilçede yaşayan vatandaşların evlerini depreme dayanıklı olup olmadığını tespit edip güçlendirme yapması devletin yardımcı olacağına bir çok bürokrasi engel çıkarmış olması vatandaşları caydırıyor.
"Hasar tespitinin maliyeti 4 bin lira"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen lisanslı kuruluşlara ya da özel mühendislik bürolarına başvurmaları gerektiğini ancak bu işlemin ücretinin ortalama 4 bin lira olduğunu söyleyen mühendis, ekonomik nedenlerden dolayı bina sahiplerinin hasar tespiti yaptırmaktan kaçındığını belirtti.
"Risk analizi, yeni bir rant alanı oldu"
Hasar tespitinin özel şirketler tarafından yapılmasının belli kesimlere yeni bir rant kapısı açtığını vurgulayan mühendis şöyle konuştu: “Yapı denetimini yapan şirketin parasını müteahhitler ödüyor. Dolayısıyla, güvenilir değil. Çünkü bağımsız değil. Oysa yapı denetimcilere verilecek para bir fondan sağlanmalı. Yapı denetçileri ile müteahhitler arasında para ilişkisi olmamalı. Ya da yapı denetçilerinin ücretini kamu karşılamalı, tamamen bağımsız olmaları gerekiyor. Rant ilişkisi olduğu için bazı hatalar yapılıyor. Tamamı hata yapıyor diyemem ama ciddi hatalar yapılıyor. Şimdi ilan edilen lisanslı firmaların durumu da aynı.”
Hasarlı raporu almak istemeyenlerin binanın riskli olmadığına dair rapor çıkarabildiğini, riskli binaların resmiyete dökülmeyip gizlenebildiğini söyleyen mühendis bunun nedenini şöyle açıkladı: “İnsanların alternatifi yok. Binayı tahliye etsen oturacağı yer yok. Tüm binalar öyle. Yüzde 70’i riskli binalardan oluşan bir ilçeden bahsediyorum. Evini boşaltsa gideceği bina da aynı durumda. Nereye gidecek? Mevcut konutların en az yüzde 50’si yenilensin ki insanlar bir yerden başka bir yere gidebilsin. Eldeki yapılar sıkıntılı olduğu için, binası riskli de olsa çıkmak istemiyor.”
Binasında hasar tespit edilenler ne yapıyor?
Hasarlı olduğu tespit edilerek mühürlenen binalarda oturanlarınları nası ikna edeceksin devlet kendi binaları çürük olduğu halde yıkıp yapmadığını ifade eden mühendis, “Deprem öldürmez çürük binalar öldürür”deniyor bence Şarköy belediyesi ve Şehircilik ve Çevre Bakanlığı depreme 1. Derecede riskli olan Şarköy ilçesini derhal zaman kaybetmeden kentsel dönüşüm uygulayıp parsel bazında değil ada bazında uygulama yapıp eski 30 -40 sene önce yapılmış binaları yenileyip sağlamlaştırması gerektiği gibi .yeni imar alanları açmadan eski yapıları yenileme yapmalıdı” dedi.
Binanın yıkılması için ne gerekiyor?
Mühendis, hasar tespit edilen bir binanın yıkılıp yeniden yapılmasının koşullarını ise şöyle anlattı:
“Bir binada üçte iki çoğunluk sağlanırsa, üçüncü kişinin mülkiyeti satın alınarak yeni bina yapılabiliyor ya da bina güçlendirilebiliyor.
"Mevcut yapı stokunun yüzde 70-80’i eski yönetmeliğe göre yapılmış riskli binalar"
Binaların depreme dayanıklılığını belirleyen yönetmeliğin 1975’ten bu yana birçok kez değiştiğini vurgulayan mühendis, eski yönetmeliklere uygun olarak inşa edilen ancak güncel yönetmeliğe uygun olmayan binaların devlet tarafından karşılıksız olarak yenilenmesi gerektiğini, mevcut yapı stokunun yüzde 70-80’inin eski yönetmeliğe göre yapılmış riskli binalar olduğunu söyledi.
1999 depreminden sonra yapılan yönetmeliğin bile 4 kez değiştiğini ifade eden mühendis, “Devlet kendi sorumluluğunun üstünü kapatıyor. 18 aylık kirayla üzerini kapatıyor. Bu ciddi bir eksiklik. Devlet ciddi bir şekilde işin içerisine girmezse, aldığı vergileri bu iş için kullanmazsa vatandaş hiçbir şey yapamaz. Çaresiz kalır” dedi.
"Komşular şikayet ediyor, bina sahipleri 'bir şey yok' diyor"
“Komşulardan gelen ihbarlar üzerine pek çok yere gidiyoruz ama bina sahipleri endişeyle bizim yanımızda toplanıyorlar. ‘Ev deprem geçirdi ama bir şey yok’ diyerek bizi teskin ediyorlar. Belediye binayı boşaltır diye korkuyorlar. İnsanlara göstereceğin yer yok. Bulacağı ev bundan daha farklı değil. Kiralayacağı ev de aynı. Çünkü mevcut yapı stokunun önemli bir bölümü riskli durumda.
Bu çaresizlik de insanları riskli binalarda yaşamaya zorluyor. Zaten ömrü hayatı boyunca bir daire almış, o da riskli çıkarsa yeni bir daire yapması ya da alması mümkün değil. Riskli binaya mecbur kalıyor. Vatandaş, evi hasarlı çıkarsa boşaltmak zorunda kalacağı için hasar tespiti konusunda yetkili kurumlara başvurmuyor.”
CHP Milletvekili Levent Gök: Depreme dayanıklılık testi lüks bir hizmet olarak sunulmamalı
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, depreme dayanıklılık testlerinin maliyeti ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum’un yanıtlaması talebiyle TBMM’ye yazılı soru önergesi verdi. Binaların depreme dayanıklılık testlerinin 750 TL ila 4 bin 500 TL arasında değişen maliyetlerde olduğunu belirten Gök, bir deprem ülkesi olan Türkiye’de binaların depreme dayanıklılık testinin lüks bir hizmet olarak sunulmaması gerektiğini belirtti.
Test ücretlerinin illere ve ilçelere göre değiştiğini, hızlı, orta ve kapsamlı olarak üç farklı kategoride gerçekleştirildiğini belirten Gök, “Hızlı dayanıklılık testinde binadan numune alınmayarak eğer varsa çatlakların ve kolonların durumuna bakılmakta, orta düzey test için binanın zemininden numuneler alınarak laboratuvara yollanmakta, kapsamlı testte ise binanın her katından numune alınarak laboratuvar ortamında incelenmektedir” dedi. Sözü geçen testlerin standardize edilerek deprem yönünden riskli bölgeler öncelikli olmak üzere bütün yurttaşların yararlanacağı bir kamu hizmeti olarak verilmesi gerektiğini belirten Gök, binaların güvenli hale getirilmesi, yüksek risk altındaki yapıların yıkılması gerektiğini söyledi. Levent Gök, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum’un yanıtlamasını istediği soruları şöyle sıraladı:
2002-2019 döneminde binaların depreme dayanıklılık testlerinin maliyetleri yıllık temelde ortalama kaç Türk lirası olarak gerçekleşmiştir?
2002-2019 döneminde depreme dayanıklılık testleri için yurttaşlarımız toplamda ne kadar harcama yapmışlardır?
Deprem riski yüksek bölgelerde son 10 yıl içerisinde bina dayanıklılık testi yaptırmamış kaç konut bulunmamaktadır?
Deprem riski yüksek bölgelerde maddi durumu yeterli olmayan yurttaşlarımızın ikamet ettikleri binaların dayanıklılık testleri nasıl gerçekleştirilecektir?