''BEBEK KATİLLERİ''
Ülkemizde öyle vahşetler yazıyoruz ki gün geçtikçe yeni yeni inanamayacağımız bu da olur mu yuh artık denen olaylarla karşılaşıyoruz.Dünyanın 1947’ten bu yana yani yaklaşık 77 yıl İsrail’in Filistin halkına uyguladığı soykırım, ane karnındaki doğmamış ve ana kucağındaki doğmuş bebekleri öldürme ile bebek katili israil ünvanını almıştı. Yaklaşık kırk yılı aşkın süredir 1993'te terör örgütü PKK, Siirt'te 13’ü çocuk 22 sivili katletti. Şehitler arasında bebekler de vardı. Bu katliamla elebaşı Abdullah Öcalan “bebek katili” olarak bilindi. Daha geçtiğimiz aylarda ülkemiz Diyarbakır’da Narin, Tekirdağ’da Sıla bebek vahşetini üzerinden atamamışken Türkiye Yenidoğan bebekleri ölüme terk ederek maddi kazanç elde eden doktor ve sağlık çalışanlarının kan donduran bebek katilleri bombası gündeme düştü. Rant çeteleri, Mafya bozuntuları ve suç çeteleri, terör odaklarının siyaset yolu ile devletin içine nasıl sızdığını 15 Temuz 2016’da görmüştük. Geçen bu zaman içinde Mecliste gurubu bulunan siyayasi partilerin ülkede yaşanan 15 temmuz ve Narin gibi olayların mecliste komisyon kurularak araştırılması soru önergesi verilmesi mevcut hükümet ittifakları tarafından red edilse de, adalet, bazen karanlık sokaklarda iz sürer, bazen de kapalı kapılar ardında gözle görülmeyen savaşlar verir. Her ne kadar her toplumda ve her kurumda olduğu gibi Çaycuma Savcısının Avukat sevgilisinin önceki beş sevgilisini adaleti hukuku kendi çıkarları doğrultusunda uyguladığına şahit olduysak, Yenidoğan Çetesi’nin çökertilmesiyle sonuçlanan operasyon, bu karanlığın ardındaki adalet savaşının ülkesini seven çarpıcı bir örneği oldu. Birçok cana mal olan, korku salan ve yasadışı ticaretin merkezinde olan bu çetenin çözülmesinde en büyük paylardan biri, kararlılığı ve adanmışlığıyla tanınan Savcıların da olduğunun göstergesidir.